Son yıllarda okul ortamlarında akran zorbalığı vakaları giderek artmakta ve bu durum, genç bireylerin psikolojik ve fiziksel sağlıklarını tehdit etmektedir. Osmaniye'de 10 yaşındaki Mert isimli bir çocuğun, bisikletini vermediği için arkadaşları tarafından maruz kaldığı zorbalık olayı, bu durumun ne denli tehlikeli bir boyuta ulaşabileceğini gözler önüne serdi. Mert, sadece bir spor aracı olan bisikleti nedeniyle ağır bir şekilde dayak yedi. Bu olay, akran zorbalığının hâlâ toplumda var olduğunu ve ne kadar ciddiye alınması gereken bir sorun olduğunu gösteriyor.
Akran zorbalığı, çocukların ve ergenlerin birbirlerine karşı uyguladığı, zarar verme niyeti güden davranış biçimidir. Fiziksel, duygusal veya sosyal şekillerde kendini gösterebilir. Fiziksel zorbalık, genellikle şiddet içeren eylemleri içerirken; duygusal zorbalık, dışlama, alay etme veya iftira gibi şekillerde ortaya çıkar. Genellikle, zorbalık yapan çocuklar kendilerini daha güçlü hissetmek ya da grup hâlinde sosyal kabul sağlamak amacıyla bu tür davranışları sergiler. Mert’in bisikletini almak için onunla zorbalık eden çocuklar, grup içinde kendilerini kanıtlama çabasına girmişlerdir.
Akran zorbalığını tetikleyen temel sebepler arasında kıskançlık, sosyal baskı, cinsiyet ve geçmişte yaşanan zorbalık deneyimleri sayılabilir. Özellikle çocuklar arasında sahip olunan eşyaların veya yeteneklerin öne çıkması, kıskançlık duygularını tetikleyebilir. Mert’in bisikletinin, onun için bir özgürlük simgesi olduğu düşünülürse, bu olayın psikolojik boyutu daha da derinleşir. Zorbalık yapılan çocuk, genellikle kendisini yalnız, değersiz veya çaresiz hisseder. Mert de benzer duygular içindeydi ve bu durum onun yalnız yaşadığı bir travma haline dönüştü.
Birçoğumuz akran zorbalığına dair minik ipuçlarını görmezden geliyoruz. Ancak böyle bir durumun mağduru olan çocukların yaşadığı sıkıntılar, uzun vadede kalıcı zararlar verebilir. Zorbalık, sadece fiziksel hasar vermekle kalmaz; aynı zamanda ruhsal ve duygusal gelişimi de olumsuz etkiler. Mert’in başına gelen olay, bu tür durumların ne denli tehlikeli olabileceğini gözler önüne seriyor. Eğitimciler, ebeveynler ve toplumun diğer bireyleri, zorbalık olaylarını önlemenin yollarını aramalı ve çocuklara bu konuda rehberlik etmelidir.
Çocukların yaşadığı zorbalıkları görmezden gelmek, gelecekte daha büyük sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Yalnızca zorbalığa maruz kalan çocuk için değil; zorbalık yapan çocuklar için de ciddi sonuçlar doğurabilir. Zorbalık yapan bireyler, ileride de benzer davranış örüntülerini sürdürebilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Mert’in olayında olduğu gibi psikolojik travmalar, dönem geçtikçe daha da derinleşebilir. Bu nedenle toplum olarak, zorbalığı önleme konusunda daha fazla sorumluluk almamız gerektiği aşikâr.
Mert’in ailesi, olay sonrası durumu polise bildirdi ve soruşturma başlatıldı. Okul yönetimi de olaya el atarak gerekli önlemleri almak için harekete geçti. Olayın duyulmasıyla birlikte, bir kez daha akran zorbalığına karşı toplumsal bilincin artırılması gerekliliği gündeme geldi. Eğitimciler, ebeveynler ve diğer bireyler bu tür sorunlarla karşılaştıklarında kayıtsız kalmadan, çocuklara destek olmalı ve onları cesaretlendirmelidir.
Unutmamak gerekir ki, her çocuk bir bireydir ve insani değerlere saygı gösterilmesi gereken en önemli varlıklardır. Akran zorbalığına karşı toplumsal bir seferberlik başlatmalıyız ve her çocuğun güvenli bir ortamda büyümesini sağlamalıyız. Mert ve onun gibi birçok çocuğun yaşadığı bu zorbalık durumları, elimizden gelen tüm çabayı gösterdiğimizde sona erebilir. Duyarlı bireyler olarak hepimizin üzerine düşen önemli görevler var. Eğitimde, sosyalleşmede ve kaynaşmada öncülük etmek, akran zorbalığı konusundaki bilinçlenmeyi artırmak adına kritik derecede önemlidir. Zorbalığa karşı durmak, sadece mağdurları değil, çoğu zaman zorbalık yapan çocukların hayatlarını da olumlu yönde etkileyecektir.
Mert’in hikayesi, bizim için bir uyanış olmalıdır. Aynı durumda başka çocukların yaşaması gereken bir şey değil; bu tür olayların önüne geçmek için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Şimdi harekete geçme zamanı! Akran zorbalığına karşı dur demek ve çocuklarımıza güvenli bir gelecek sağlamak için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz.