Hizbullah, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e yönelik son dönemdeki askeri saldırılarını kınayarak, bu eylemlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade etti. Lübnan merkezli Şii milis grubu, Yemen'in bağımsızlığını ve egemenliğini hedef alan bu tür saldırılara karşı durmanın elzem olduğunu belirtti. Hizbullah, bu tür askeri müdahalelerin, bölgedeki istikrarsızlığı artıracağını ve büyük insani felaketlere yol açabileceğini vurguladı.
Yemen son yıllarda iç savaş ve insani krizlerle boğuşurken, ABD ve İngiltere'nin bölgede daha aktif bir askeri varlık göstermesi, birçok ülkeden eleştiriler aldı. Hastaneleri, okulları ve sivil altyapıyı hedef alan bombardımanlar, Yemen halkının zaten zor durumda olan yaşam koşullarını daha da kötüleştiriyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 24 milyon insan acil insani yardıma muhtaç durumda; bu da Yemen’i dünyanın en büyük hücresel felaketi yaşamaya mahkûm ediyor. Hizbullah, bu bağlamda, özellikle sivillere yönelik saldırıların durdurulması gerektiğini savundu.
Bölgedeki diğer ülkeler de ABD ve İngiltere’nin eylemlerini eleştirerek, bir an önce durdurulması yönünde çağrılarda bulunuyor. Yemen’deki çatışmaların daha fazla kan dökülmesine neden olmadan, diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulanıyor. Hizbullah’ın yaptığı açıklama, yalnızca bir kınama olmaktan öte, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Hizbullah, son yıllarda bölgedeki denklemlerde önemli bir aktör haline geldi. Ancak, yalnızca askeri gücüyle değil, aynı zamanda siyasi etkisiyle de dikkate duyuluyor. ABD ve İngiltere’nin Yemen’e yönelik saldırıları karşısında sergilediği bu tutum, grup için kendini uluslararası alanda yeniden konumlandırma çabalarının bir parçası olabilir. Hizbullah, her ne kadar bölgedeki farklı gruplarla iş birliği yapsa da, bir yandan da kendi stratejik hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyor. Uluslararası ilişkilerde denge unsuru olabilmek için, diğer ülkelerle ittifaklar kurma çabalarını sürdürüyor.
Yemen’deki savaşın uzaması, Hizbullah’ın hem askeri hem de siyasi etkisini artırabilir. Bu bağlamda, Hizbullah’ın yalnızca bir askeri yapılanma olmanın ötesinde, bir siyasi örgüt olarak hareket etmesi, bölgedeki diğer güçlerle olan ilişkilerini de etkiliyor. Özellikle, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle olan gerginlikler, Hizbullah’ın bu durumu nasıl değerlendireceği konusunda önemli bir belirleyici olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, Hizbullah’ın ABD ve İngiltere’ye yönelik Yemen açıklamaları, yalnızca bir kınama olmaktan öte, bölgedeki güç dengelerinin alt üst olabileceği bir dönemin habercisi olabilir. Hem yerel hem de uluslararası aktörlerin bu duruma nasıl yanıt verecekleri, önümüzdeki günlerde daha da netleşecektir. ABD ve İngiltere’nin Yemen politikası, uluslararası kamuoyunun ve bölgedeki ülkelerin gözleminde, büyük bir dikkatle takip edilecektir.