Son günlerde İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği hava saldırıları, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Savaşın en bölgesel ve yerel etkilerinin yanı sıra, çatışmaların baş gösterdiği andan itibaren artan insani kriz, sivil kayıpları ve yıkılan altyapı ile birlikte birçok ülkenin gündeminde ilk sıralara yerleşti. Bu saldırıların ardından uluslararası toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, çatışmanın ciddiyetini gözler önüne seriyor. Özellikle Batılı ülkeler, İsrail’in eylemlerine karşı çıkan bazı açıklamalarla dikkat çekerken, ABD’nin resmi destek mesajları da dikkatleri çekti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar tarafından kınandı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, yaptığı açıklamada "Sivil kayıplar ve altyapı tahribatı kabul edilemez" diyerek, insani krizin derinleşmesine dikkat çekti. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin bazı ülkeleri, İsrail’e yönelik yaptırım çağrısında bulunarak, uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerektiği vurgusunda bulundu.
Diğer taraftan, dünya genelinde birçok sivil toplum kuruluşu ve aktivist grup, Gazze’de yaşayan insanlara yardım ulaştırılması gerektiği ve savaşın durdurulması yönünde kampanyalar düzenlemeye başladı. İçinde bulunduğumuz bu kaotik dönemde sosyal medya platformları, tepkilerin organize edilmesine yardımcı oldu. Dünya genelinde “#Gazze” ve “#FreePalestine” etiketlerini kullanarak, birçok insan bu konuda görüşlerini paylaşmakta.
İsrail’e olan desteğiyle bilinen ABD, Gazze’deki saldırılara yönelik resmi bir destek açıklaması yaptı. Beyaz Saray Sözcüsü, "İsrail’in kendini koruma hakkı bulunmaktadır" diyerek, saldırıların arkasında yatan gerekçeleri destekleyen bir dil kullandı. Bu durum, bazı ülkelerde eleştiri alırken, ABD’nin Orta Doğu’daki stratejik ittifaklarını güçlendirme çabası olarak yorumlandı. Kimi uzmanlar, ABD’nin bu tutumunun arkasında, bölgedeki askeri üstünlüğü koruma ve siyasi olarak olan etkisini sağlama çabaları yattığını ifade etmekte.
Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, sadece bir bölgesel kriz değil, aynı zamanda uluslararası alanda yankı uyandıran bir mesele haline geldi. Saldırılar karşısında yükselen tepkiler, insani boyutun ötesinde politik ve stratejik hesapların da devreye girdiğini ortaya koymakta. Uluslararası toplumun nasıl bir tutum sergileyeceği ve bu çatışmanın çözümü için hangi adımların atılacağı ise belirsizliğini koruyor. Gazze’de yaşayan insanların durumunu iyileştirmek ve bu tür şiddet olaylarının önüne geçmek için dünya genelindeki bireylerin ve hükümetlerin daha aktif bir rol alması gerektiği aşikardır.