Marmara Denizi'nde, 3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremin merkez üssü, özellikle büyük şehirlerin yakınlarında gerçekleştiği için birçok kişi ani sarsıntıyla birlikte panik yaşadı. Türkiye'nin en kalabalık bölgelerinden biri olan Marmara Bölgesi, geçmişte de birçok ciddi deprem olayına tanıklık etmişti. Bu nedenle, yaşanan bu sarsıntı halk arasında endişelere yol açtı. Yetkililer, depremin ardından artçı sarsıntıların oluşup oluşmadığını ve bölgedeki yapıların güvenliğini kontrol etmek amacıyla harekete geçti.
Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin merkezi, yerel saatle 14:30'da, deniz yüzeyinin yaklaşık 10 kilometre derinliğinde gerçekleşti. Depremin büyüklüğü, İçişleri Bakanlığı ve Kandilli Rasathanesi tarafından resmi olarak 3.0 olarak kaydedildi. Bu büyüklükteki depremler genelde hafif sarsıntılar olarak değerlendirilse de, Marmara gibi sıkışık ve yoğun nüfuslu alanlarda halk üzerinde büyük bir psikolojik etki yaratabiliyor. Bölgedeki bina standartlarının gözden geçirilmesi gerektiği ve depremin ne kadar sürede kendini hissettirdiği gibi konular, halk arasında sıkça tartışılmaya başlandı. Özellikle genç kesim, sosyal medya üzerinden bu durumu hızla paylaşıp, yaşanan anılarını anlattı.
Marmara Denizi'nde gerçekleşen bu depremin ardından, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ilk açıklamalarını yaparak halkı bilgilendirdi. Yaptıkları açıklamada, "Bu tür depremler sıklıkla yaşanabilir, ancak endişelenmeye gerek yoktur." ifadelerine yer verildi. Bununla birlikte, sarsıntının ardından yapılacak olan saha değerlendirmeleri ve yapısal kontrol işlemlerinin devam edeceği vurgulandı. Uzmanlar, bu tür doğal afetlerle başa çıkabilmenin yollarını anlatırken, yapıların depreme dayanıklı olması için nelerin yapılması gerektiğine de dikkat çekti. Özellikle İstanbul'un çeşitli semtlerinde bulunan binaların yeniden gözden geçirilmesi ve güvenlik standartlarının yükseltilmesi gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki depremin bölge halkında yarattığı kaygı, özellikle toplumun depreme karşı bilinçlenmesi açısından önemli bir hatırlatıcı oldu. Depremler, yaşamın bir parçası fakat alınacak önlemler ve hazırlıklar ile etkileri en aza indirilebilir.