Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvurularının son dönemde yaşanan ciddi düşüşü, eğitim camiasında geniş yankılar uyandırdı. 2023 yılı itibarıyla yapılan başvuruların hızla azalması, birçok uzman ve eğitimci tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilmeye başlandı. Peki, bu düşüşün ardında yatan nedenler neler? Öğrenci, aile ve eğitim sisteminin nasıl etkilendiği konusunda merak edilenler, bu kapsamlı analiz ile ortaya konuluyor.
Yıllar geçtikçe, YKS başvuru sayılarında büyük bir artış gözlemleniyordu, ancak son iki yıla bakıldığında, bu durum bir kırılma noktasına dönüşmüş durumda. 2021 ve 2022 yıllarında yapılan başvurular, geleneksel anlamda rekor seviyelerde iken, 2023 yılı itibarıyla başvuru rakamları beklentilerin oldukça altında kaldı. Örneğin, 2022 yılında YKS başvurularının 3 milyon 500 bin civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 2023 yılında bu rakamın 3 milyonun altına düşmesi, özellikle dikkat çekici. Eğitim alanındaki uzmanlar, başvurulardaki bu düşüşün, öğrencilerin yükseköğrenim hedeflerini gözden geçirmesi ya da alternatif eğitim modellerine yönelmesi ile ilişkili olduğunu belirtiyorlar.
Peki, bu başvuru düşüşünün arkasında yatan nedenler neler? Öncelikle, Türkiye'deki genç nüfusun eğitim sisteminin dinamikleriyle ilişkili olarak farklı tercihlere yönelmesi dikkat çekmektedir. Artan üniversite sayısı ve eğitim kalitesindeki farklılıklar, öğrencileri daha iyi, kaliteli ve kendilerine hitap eden okullara yönlendirmekte. Bununla birlikte, gençlerin geleneksel yükseköğrenim yerine mesleki ve teknik eğitime yönelmesi, başvuru sayılarında bir azalma yaratıyor. Eğitim sisteminin dünü ve bugünü arasındaki bu fark, öğrenci beklentilerini de değiştirmekte ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan alternatif eğitim programları ve meslek edindirme kurslarına olan ilgi artmakta.
Bir diğer önemli neden ise, sınav kaygısı ve stres faktörlerinin gençler üzerindeki etkileridir. Özellikle pandemi süreciyle birlikte birçok öğrenci, sınavlara hazırlık süreçlerinde belli başlı sorunlarla karşılaştı. Bu durum, motivasyon kaybı ve hedef belirlemede belirsizliklere yol açtı. Gençler, yükseköğrenim sürecinde karşılaşılacak zorlukları göz önüne alarak, üniversite başvurusu yapmaktan çekinebiliyorlar.
Diğer taraftan, işgücü piyasasının yükselen talep ettiği nitelikli iş gücü ve gençlerin hayalindeki mesleklere ulaşmak için alternatif kariyer yolları aramaları da önemli bir faktör. Bugün gençler, bir üniversite diplomalarının kendilerine her zaman istediği kariyeri sunacağını düşünmemekte ve bu sebeple başvurularını askıya alma eğiliminde olabiliyorlar.
Tüm bu nedenlerin yanı sıra, eğitim sistemindeki mevcut reformlar ve değişiklikler de göz önünde bulundurulmalı. Yükseköğretim sisteminin ve üniversitelerdeki eğitim kalitesinin tartışıldığı bu günlerde, gençler ve veliler, uzun dönemde hangi seçeneklerin kendileri için daha değerli olduğunu değerlendirmekte.
Sonuç olarak, YKS başvurularındaki bu düşüş, sadece istatistiksel bir rakam olmanın ötesinde, Türkiye'deki eğitim sisteminin işleyişine dair önemli bir işaret. Eğitim bakanlığı ve ilgili kuruluşlar, bu verilerden hareketle, gelecekteki eğitim politikalarını gözden geçirerek, gençlerin yüksek öğrenim hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak adımlar atmalıdır. Eğitimde kalitenin artırılması, gençlerin motivasyonunun yükseltilmesi ve alternatif yolların teşvik edilmesi büyük bir önem arz etmekte. Böylece, eğitim politikalarının yeniden şekillendirilmesi, gençlerin YKS başvurularına olan ilgisini yeniden artırabilir.